..:: Gonul Sayfama Hosceldunuz ::..
<Kose Yazilari
Bu kadar Icimdesin Iste
Kelimeler eksik, kelimeler yarali. Kelimeler iliz. tasimiyor, anlatmiyor, tanimlamiyor bu duyguyu.Ben de... Cok baska bir sey. Sevginin ortasinda, derin acilar hisseder mi insan?Aydinlik gulumsemelerin icine, huznu yerlestirir mi durup dururken? Gozlerine bugu,diline sitem, yuregine burukluk, coreklenir kalir mi asirlarca? Gelmeyecegini bildigi mektup icin, posta kutusunu hep ayni heyecanla acar mi? Dedim ye, baska bir sey bu. Ne kadar yalnizsam, o kadar seninleyim su gunlerde.Belki de en basta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar.Kimseler ulasmasin diye, kimselerin bilmedigi, bulamayacagi yollara goturdum seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladim.Derine, hep daha derine... Seni yapayalniz, bir tek bana biraktim. Paylasamadim Yanlis yaptim.
Sana ulasan yollari kaybettim diye butun bu saskinliklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sagimda, solumda, ne zaman dikildigini bilmedigim duvarlara carpmam, hic gormedigim cukurlarla bogusmam. Denizlerin, gurultuyle gelip vurdugu dehlizlerin, acili duvarlari gibiyim. Duvarlarim yosunlu, duvarlarim kaygan, duvarlarimdan hic tukenmeyen sular siziyor. Tutunamiyorum. Renklerim, gun icinde degisiyor. Soluyorum, soguyorum. Gunes ulasmiyor icerilerime. Kufleniyorum, yaslaniyorum.Yalnizliklar
pesimde. Dokundugum her islak duvardan, pis kokulu bir yalnizlik bulasiyor ustume. Yapis, vicik bir yalnizlik bu. Biliyorum, butun bunlar, hep benim sucum. Seni sakladigim yere ulasamaz
oldum. Yollar, gitgide uzadi ve karisti. Umidimi isitacak, parlatacak, kimildatacak bir seylere ihtiyacim var. Ah onun ne oldugunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cumlenin.Her seyin basinda, icinde ve sonundasin. Bu degismiyor.Oyle icimsin ki. Birden aklima geldi, tuttum sana bir mektup yazdim dun. cok mutluydum... Gun
icinde neler yaptigimi, nelere kizip, nelerle mutlu oldugumu,tek tek
anlattim. Mevsimlerin ve insanlarin nasil karisik ve beklenmedik
olduklarini yazdim. "Yine zamansiz yagmurlar" dedim, "Daha once, hic bu kadar zayif degildi gunes isinlari" dedim, "Gercekten buradaki sarkilari hic ogrenmeyecek, bilmeyecek,soylemeyecek misin?" dedim. Cok uzun bir mektup oldu Basindan sonuna kadar okudum da. Neler yazmisim diye merakimdan. Sonra cekmecemden bir zarf cikarip, adini yazdim. Buyuk harflerle, yalnizca adini. Adresini bilsem gonderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yuregime yakin. Yuregim sende. Sen yuregime yakin. Oyleyse mektup sende.
Bu kadar icimdesin iste.
Bir Babanin Dogum Gununde Ogluna Mektubu
Sevgili Oglum Bugun tam on yedi yasindasin Goruyorum ki artik Her seyin farkindasin Ama ne zaman ararsam seni Ya diskoda ya barda Ya da televizyon karsisindasin Haklisin oglum Devir artik bu devir Sen de cemberini cagina gore cevir Senin neyine Resim, roman, siir Senin neyine Sanat vesaik Ne diyor meshur televizyon buyukleri Vur patlasin cal oynasin Devir artik bu devir Nasilsa Son dugmesi de koptu insanligin Vefa can cekisiyor arka sokaklarda Umut mendil salliyor giden trenlerin ardindan Onur, adres ariyor mezarliklarda Dostluklar cop tenekelerinde sahipsiz Ve anahtar teslimi asklar satilik kose baslarinda Hem de uc kurus mutluluklara... Ama sen de haklisin Sana mi kaldi Kurtarmak vatani Sana mi kaldi Uyandirmak yatani Sana mi kaldi Duvara yapistirmak Bu memleketi satani Anasini aglatani.... Gel gor ki oglum Senin de kurtulusun yok bu gidisten Ne etsen - ne yapsan Bir dugun Bir bayram Bir lale devri Hangi ekrana baksan Kim kiminle evleniyor Kim kiminle cildiriyor Kim kime daldan dala Gelinim olur musun diyor Kimisi sahte gelin Kimisi zengin bir prens Kimisi de insanliktan bir yudum bir nefes Bekliyor da bekliyor Bak her gun ayri bir kanalda Bambaska bir 'unluler ciftligi'
Her kanalda sohret olmanin dayanilmaz hafifligi Ve iste boyle Pazara dokuluyor bir bir Herkesin yumak yumak ipligi Yillar var ki oglum Birileri iste Bizi hep boyle gozetliyor... Ve sen de goruyorsun ki Bu sahneler Bizi ne de guzel ozetliyor Kimin umurunda yarinlar Kimin umurunda cocuklar Kimin umurunda bu isyankâr cigliklar Bir kavgadir Bir yaristir Bir rezalettir gidiyor. Kime sorsan Cevaplar dunden hazir Halk boyle istiyor oglum Halk boyle istiyor
Gel gor ki Bir reyting ugruna Ne 'gunesler batiyor' oglum Ne gunesler batiyor....
Yollar var Asilasi, gidilesi yollar Bizi tutar. Varılması guc Donulmesi guc yollar Sizi tutar; Ve kavusamaz hicbir biz Hicbir size... Yillar var Yasanilasi, Tadi cikarilasi yillar; Bize kiyar Aci verir Gulup gecirtir Size kiyar; Ve hicbir zaman acimadi Hicbirimize...
"...Yola cikinca her sabah
Bulutlara selam ver.
Taslara,kuslara,
Atlara,otlara,
insanlara selam ver.
Sonra cikarip cebinden aynayi
Bir selam da kendine ver.
Hatirin kalmasin el gun yaninda
Bu dunyada sen de varsin!
ulestir dostlugunu varliga,
Bir kismi seni de sarsin."
Giderayak islerim var bitirilecek,giderayak
| ||

Islerim cok. Baska hicbir seye bakamiyorum."
Bu lafi bir kisiden daha duyarsam, buyuk ihtimalle katil olacagim. Mailime iki satir bile cevap yazmayanlar "cok yogun"; bir sey anlatmak icin soz verip haftalarca sesi cikmayanlar "cok yogun"; benden baska herkes ama herkes cok yogun. "Aaa tabii; onun icin konusmak kolay. Evde oturup yaziyor sadece. Calismaktan haberi yok." İstesem ben de "cok yogun" olabilirim. "Bugun sunu yetistirmem lazim; yarin suraya gidip yazi konusu bulmam lazim, birkac ay icinde romanimi bitirme planim var, sarkmamasi lazim, o lazim, bu lazim..." Hayati bosvermek istedikten sonra "yogun" olmaktan kolay mazeret yok ki. Hatta sadece yemek pisirip, alisverise cikip, dizi izleyip yasayarak da "yogun" olabilirsiniz. "Sinemaya gidemem ki, bugun temizlik yapacagim." E yapma. "Ay seni arayacaktim, hep aklimdasin ama islerden basimi kaldiramiyorum ki..." Kâinatin en sacma ve zekâ ozurlu mazereti. Yani "kafama ucan daire dustu, hastanedeydim" deseniz daha inandirici olur.Normalde hic kimse hayatinin 24 saatini calisarak gecirmez. En azindan yemek yemek, uyumak ve tuvalete gitmek icin ara vermeniz gerekir. Ve bu aralarda sevdiginiz insanlarla en azindan telefonda konusabilirsiniz, degil mi? Ben bir insana vakit ayirmamanin mazereti olarak "cok calisiyorum"u kesinlikle kabul etmiyorum. Eger biriyle aylarca gorusmuyor ve "islerim var, ondan" diyorsaniz, bunun iki anlami vardir:
a) Ben ayni anda iki isi yapamam. Dogal olarak calisirken araya kimseyi katamam. Merdiven cikarken ciklet de cigneyemem. Hayatim allak bullaktir. Zaman nasil degerlendirilir bilmiyorum.
b) Seninle gorusmek istemiyorum.
c) Ciddi anlamda islerim yuzunden gorusemedigimizi saniyorum.
Bu mazerete gercekten inanmisim. Kimi kandiriyorum ki? Son sikki kabul edecek babayigit pek bulunmaz.) Ve hic kimse beni birinci sikka inandiramaz. Cunku biriyle gorusmek isterseniz, mutlaka vakit ayirirsiniz. Bu aralar ust uste birkac kisiyle bu "cok calisiyorum da; baska bir seye bakamiyorum" muhabbetini yasadim; konuya o yuzden taktim. Bir insandan ornek verecegim. Su an icin kendimi ornek veremem cunku "evde calisan yazar" oldugum icin kimsenin beni is konusunda ciddiye aldigi yok. Neyse canim, bana ne? Ben yaziyor muyum? Yaziyorum. Parami aliyor muyum? Aliyorum. Gerisi beni hic ilgilendirmiyor. Ama sunu da belirtmem gerek. Ogrencilik hayatim boyunca hicbir zaman derslerin, sinavlarin, calismalarin, zevklerimin onune gecmesine izin vermedim. Benim icin okul her zaman ikinci plandaydi. Eger cok sevdigim bir film oynuyorsa, yarinki sinava calismayi birkac saat sonrasina erteledim ve filmi izledim; canim ertesi gunu odev yetistirmeye oturmadan once gezmek istediyse cikip gezdim; ders calismayi planladigim gece bir arkadasim "haydi sinemaya gidelim" dediyse herseyi oldugu gibi birakip sinemaya gittim. Cunku benim icin "sevdigim insanlar" ve "kendime vakit ayirdigim hayatim" herseyden onemliydi. Hayatimda hic kimseyi "calismam gerek" diye geri cevirmedim. Bir arkadasa "hayir, eve gidecegim" dediysem, bu o anda eve gitmek istememden baska bir sebebe asla dayanmadi. En onemli isin basinda da olsam, bir dostum "seninle konusmaya ihtiyacim var" dediginde ben tum isleri birakirim. Cunku hicbir sey, cevrenizdeki sevgi ve sahip oldugunuz yureklerden daha onemli olamaz. Hayat kisacik, acayip bir sey. Hirslarla, kiskancliklarla ve esek gibi calismakla bitirilemeyecek kadar da degerli. Elbette bos bos oturun demiyorum. Cunku hayat ayni sekilde, bos bos oturulmayacak kadar da degerli. Ama is dediginiz sey, sevdiklerinizle, kendinizle, hobilerinizle gecireceginiz zamanin tamamini caliyorsa, inanin bunda buyuk bir terslik vardir. Kendini calismaya ciddi bir bicimde adayan ve sevdiklerine zaman ayiramayacak kadar islerine gomulmeyi kendi ozgur iradesiyle secen kisiler de var tabii. Ben boylelerinin asla evlenmemesi gerektigini dusunuyorum. Ve bu, kesinlikle tahammul edebilecegim bir kisilik tarzi degil. Neyse, geceyim ornek kisime: Ben ortaokul hayatim boyunca Soma'da yasadim. (Oradaki hayatim da alemdi aslinda. Bir ara onu da yazayim...) Anlatacagim kisi, bir arkadasimin babasi. (Ailecek de gorusuyorduk; ayni apartmandaydik.) Adam her sabah en gec altida ise gitmek zorundaydi. Muhendisti galiba. Maden ocaklarina cikip oradaki isleri yurutuyordu.) Yani haftanin bes gunu, ciddi anlamda "sabahin koru" diyebileceginiz bir saatte isinin basinda olmaliydi. Bu durumda erkenden yattigini ve hafta ici baska hicbir seye vakit ayiramadigini dusunursunuz, degil mi? En azindan benim hayatimdaki "yogun insanlar" icin bu calisma tarzi "ise git, eve gel, yemek ye, uyu, ise git, eve gel, yemek ye, uyu" duzenini gerektiriyor. Ve hafta sonlari da "hafta icinin yorgunlugunu bir turlu atamiyorum" diye evde yatarak gecirilirdi. Asiri yogun calisma temposu yuzunden bunlara laf da soylenmezdi. Cunku "cok calisiyorum, gormuyor musun?" demeleriyle, her turlu tartisma aninda biterdi. Peki arkadasimin babasi boyle mi yasiyordu? Buyuk harflerle cevap veriyorum: HAYİR, ASLA... Aksam eve dondugunde sosyal hayati baslardi. Yemek bazen evde, bazen bizim de dahil oldugumuz dost topluluguyla beraber disarida yenirdi. Sonra mutlaka birinin evinde toplanilir; eglence girla giderdi. Bu adam isinin disindaki tum vaktini sevdikleriyle gecirir ve karisina asla yalnizlik hissettirmezdi. Hemen hemen her hafta sonu mutlaka ya Dikili'ye ya da Aliaga'ya yemege giderdik. Asil carpici ornegimi daha vermedim. Haftanin her gunu sabah altida iste olan ve aksam hava kararinca eve gelen bu adam, (bazen cumartesileri de calisiyordu galiba) evlilik yildonumunde karisini Soma'ya iki saat uzaklikta olan İzmir'e goturdu. Hayir, hafta sonu degil. BUTUN GUN calistigi bir gunun aksaminda eglenmek icin gittiler ve gece yarisini gece donduler. Ertesi gun de bu adam tekrar sabahin korunde isine gitti!!! Hic kimse bana hicbir sey icin "cok mesgulum, cok yogunum, vaktim yok da ondan" gibi bir mazeret sunmasin. Ben inanmiyorum. Eger biri beni aramiyorsa, aramak istemedigi icindir. Eger benimle gorusmuyorsa, gorusmek istemedigi icindir. Ben baska HİCBİR mazereti kabul etmiyorum.
Son ornegimin ardindan bu yaziyi bitirebilirdim. Cunku gercekten baska hicbir lafa gerek yok. Vakit ayirmak istersen, istedigin herseye ve herkese vakit ayirabilirsin. Ama musaadenizle ben bu konuyla ilgili soylenmis ve gercekten cok hosuma giden sozlerden de bir demet sunmak istiyorum.Bunlari herkesin cerceveleterek duvarina asmasi gerek. "İsim var, vaktim yok" diye sacmalamaya ve daha da korkuncu bu sacmaliga kendimiz de inanmaya baslarsak acilen okuyup kendimize geliriz:
-İsinizin cok onemli oldugunu dusunuyorsaniz, bu sinirlerinizin ciddi bicimde bozuldugunun en acik gostergesidir. (Bertrand Russell)
-İsini her seyden onemli sayarak gunde sekiz saat calisan, sonunda calistigi yerin basina gecer ve gunde ayni hizla yirmi dort saat calismaya mahkum olur (Robert Frost)
-Mutlulugun formulu, gerektiginde onemsiz seylerle mesgul olabilmektedir. Edward Newton)
-Bitap birakan gunluk yasam, ancak bir aptalin karsilasabilecegi bir hayat krizidir. (Anton Cehov)
-Eger bos zamaniniz yoksa, ruhunuzu kaybediyorsunuz demektir. (L. P. Smith)
-Kalitenizin olcusu, bos zamanlarinizda ne yaptiginizdir. Medeniyetlerin kalitesi de insanlara sagladigi bos zaman ve bunun kalitesi ile olculur. İrwin Edman)
-Babam bana calismayi, fakat isin esiri olmamayi ogretti. Simdi okumanin, hikaye anlatmanin, sakalasmanin, konusmanin ve gulmenin is kadar; hatta ondan da onemli oldugunu biliyorum. (Abraham Lincoln)
-Bos zamani iyi degerlendirmek, cok ciddi bir sorumluluktur. (William Russell)
VE BENİM FAVORİM:
"Yeterli zamanim yok deme. Buyuk insanlarin da gunleri 24 saattir..."
CAN DUNDAR
